misaller içinde bir masalda mıydı yoksa gerçekler? /tülay kahraman akçakoyunlu

“…Hayatın hangi kıyısında, hangi köşesindeyiz.

Gidiyoruz işte öylece. Belki bir bilinmezlikle muamma bir düşte ki misafirliğe

Sahi!

Kimindi bu ayak izleri

Misaller içinde masalda,

Eve dönüş için bırakılan izlere bastığımızda

Bulduğumuz, bıraktığımıza benzer miydi?

Sahi!

Ne zaman büyüyordu insan?

Kaç kırık ayna söylüyordu bize gerçeği

Ahh bu suretler!

Kimin eseriydi?

Sorduk mu hiç kendimize

Arayanlar bulanlar mı  yoksa…

Bulanlar arayanlar mıydı?

Hayatının okuryazarı,

Suretler sofrasında 

Kendi masalını mı arıyordu insan?

Eli cebinde, başı önünde gördüğü, sadece gölgesi miydi aslolan. Çizdiğimiz çerçeveye sığan  resim, içsel hüznümüzün sadece  portresi miydi?

Yanımızdan akıp gidenleri, yürüyüp geçenleri seyrederken gözümüz, hangi sahnenin kaçıncı perdesindeydi?

Acaba…

Bir bank altına kıvrılmış, tüylerini kendine yorgan yapan bir sokak kedisi kadar kendini kendiyle ısıtabilecek kadar hiç kendimiz olabilmiş miydik!

Yalnızlık örtüsü yoksa gözlerimizde miydi?

Sokakta boya sandığıyla, eski ayakkabıları yeniye döndüren o yaşlı çizgiler kadar ruhumuzu, bede imizi, zihnimizi taşıyan  ayaklarımıza yakın ve tanıdık olabildik mi?

Yoksa yalnızlık… Kaldırım taşlarıyla ayaklarımızın arasına mı gizlenmişti?

Bir bilet gişesinin önünden geçerken,  elini açıp dilenen o dilenci kadar, ellerimizin dilini öğrenebilmiş miydik!

Yoksa yalnızlık, soğuk kış günlerinde ellerimizi sakladığımız  cebimize mi gizlenmişti?

Aklımızda, kırk kuyruklu tilki gezerken, yanımızda konuşan çekirdek ailemizin sözlerini çitleyip attığımızda, o sokakları süpürüp temizleyenler kadar zihnimizde ki susmayan seslerle, samimi olabildik mi?

Yoksa yalnızlık sadece bir illüzyondan mı ibaretti?

Akıp giden hayatın içinde bizi peşinden koşturan esas durum neydi?

Ya da gerçeklik  diye yuttuğumuz hapın rengi bizi çok mu büyülemişti?

Keşkeler ile keder yastığında mı yatıyor.

İyi kiler ile kendimizi alkışladığımız sahnede mi gözümüzü açıyorduk.

En doğrusu dengemiydi?

Benlik Güneş, Ay duygularımızsa eğer,  sınırları doğru çizilmiş bir hayatın rafında mı, yoksa arafında mıydık?

Boşlukta elini kolunu sallayarak gezerken dokunduğumuz can ve canan  için Ay’ın hangi tarafındaydık?

Ah gökyüzü konuş benimle

İçimde susmayan bir geveze

Ayaklarım annemin,

Jüpiter Güneşin evinde

Bugün Venüs ile Pluto el eleymiş

Derin sularda gezindim  yine

Ah Neptün!

Hayal perdesini mi açtın zihnime

Kapatamıyorum bunun düğmesi nerede?

Korkuyorum yüksekten düşmekten

Tut yüreğimden zamanın sahibi

Gerçeği ararken nerede,

Hangi masalda bıraktım kendimi

Uyandım sandım uyudum da…

Yoksa bu…

Çok daha derin bir uyku mu?

TÜLAY KAHRAMAN AKÇAKOYUNLU

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: